<">div.tht-position{position:fixed;z-index:6010;}div.tht-s-e{top:72px;right:0px;}


ATA'NIN YILDIZLARI

   
  2/D sınıfı paylaşım sitemiz
  VELİLER İÇİN
 

 


Sayın Veli;
Anne yada baba olmak, insan hayatının en önemli  aşamalarından biridir. Her anne baba bu işlevi yerine getirirken çocuğunun tüm ihtiyaçlarını karşılamak ister.Günümüzde anne babalar çocuklarının yetiştirilmesine daha da özen göstermektedirler.Bu özen,beden sağlığında olduğu kadar; ruh sağlığında da görülmektedir.Anne babalar bilmektedirler ki çocuklarının kişiliğinin oluşmasında kendilerinin payı çok büyüktür.Anne baba olmanın okulu yoktur denir,bu iş bir beceri,bir sanat işidir.Ancak çocuk yetiştirmenin bilimsel ilke ve yöntemleri vardır.Bu ilkeler çoğunlukla evrenseldir. Çağdan çağa bazı değişmeler gösterse de, temeldeki ilkeler büyük bir değişime uğramamaktadır.
Çocuklarımızı yetiştirip geliştirirken, onları ayrı bir kişilik geliştiren bireyler olarak görmeden, sözlerine kulak vermeden, davranışlarının anlamı ve nedenleri üstünde düşünmeden iyi tanıyamaz ve sağlıklı biçimde yetiştiremeyiz.
Çocuğumuzun gelişimini ve başarısını etkileyen en önemli faktörlerden biriside anne baba tutumu ve yaşama şartlarıdır.Bu konuda çocuklarımız adına yapabileceğimiz küçük fedakarlıklar onların başarılarını devam ettirebileceği gibi, mutlu bireyler olarak topluma katılmalarını da sağlayacaktır.(alıntı)
 Bebek Gifleri
 
BİR PULSUZ DİLEKÇE
Sevgili Anneciğim ve Babacığım,
Bütün duygu ve düşüncelerimi dile getirebilseydim size şunları söylemek isterdim;
Sürekli bir büyüme ve değişme içindeyim...”Sizin çocuğunuz” olsam da sizden ayrı bir kişilik geliştiriyorum…
Beni tanımaya ve anlamaya çalışın
Deneme ile öğrenirim...Bana ayak uydurmakta güçlük çekebilirsiniz…Oyunda, arkadaşlıkta ve uğraşlarımda özgürlük tanıyın...
Beni her yerde, her zaman korumaya kalkmayın… Davranışlarımın sonuçlarını kendim görürsem daha iyi öğrenirim… Bırakın, kendi işimi kendim göreyim…Büyüdüğümü başka nasıl anlarım..?
Büyümeyi çok istiyorsam da ara sıra yaşımdan küçük davranmaktan kendimi alamıyorum.Bunu önemsemeyin…Ama, siz beni şımartmayın.. Hep çocuk kalmak isterim sonra…Her istediğimi elde edemeyeceğimi biliyorum… Ama siz verdikçe de almadan edemiyorum… Bana yerli yersiz söz de vermeyin… Sözünüzü tutmayınca sizlere güvenim azalıyor… Bana kesin ve kararlı davranmaktan çekinmeyin…Yoldan saptığımı görünce beni sınırlayın... Koyduğunuz kurallar ve yasakların hepsini beğendiğimi söyleyemem... Ancak, hiç kısıtlamayınca ne yapacağımı şaşırıyorum… Tutarsız davrandığınızı görünce hem bocalıyor, hem de bundan yararlanmadan edemiyorum...
Öğütlerinizden çok davranışlarınızdan etkilendiğimi unutmayın…Beni eğitirken ara sıra yanlışlar yapabilirsiniz…Bunları çabuk unuturum…Ancak, birbirinize saygı ve sevginizin azaldığını görmek beni yaralar ve sürekli tedirgin eder…
Çok konuşup çok bağırmayın… Yüksek sesle söylenenleri pek duymam…Yumuşak ve kesin sözler bende daha iyi iz bırakır… “Ben senin yaşındayken…” diye başlayan söylevleri hep kulak ardına atarım. Küçük yanılgılarımı büyük suçmuş gibi başıma kakmayın… Bana yanılma payı bırakın… Beni, korkutup sindirerek, suçluluk duygusu aşılayarak uslandırmaya çalışmayın… Yaramazlıklarım için beni kötü çocukmuşum gibi yargılamayın…Yanlış davranışım üzerinde durup düzeltin… Ceza vermeden önce beni dinleyin… Suçumu aşmadığı sürece cezama katlanabilirim…
Beni, dinleyin…Öğrenmeye en yatkın olduğum anlar, soru sorduğum anlardır… Açıklamalarınız kısa ve özlü olsun… Beni yeteneklerimin üstünde işlere zorlamayın… Ama başarabileceğim işleri yapmamı bekleyin… Bana güvendiğinizi belli edin… Beni destekleyin, hiç değilse çabamı övün…
Beni başkalarıyla karşılaştırmayın, umutsuzluğa kapılırım… Benden yaşımın üstünde olgunluk beklemeyin… Bütün kuralları birden öğretmeye kalkmayın… Bana süre tanıyın… Yüzde yüz dürüst davranmadığımı görünce ürkmeyin… Beni köşeye sıkıştırmayın, yalana sığınmak zorunda kalırım… Sizi çok bunaltsam bile soğukkanlılığınızı yitirmeyin… Kızgınlığınızı haklı görebilirim ama beni aşağılamayın…Hele başkalarının yanında onurumu kırmayın… Unutmayın ki; ben de sizi yabancıların önünde güç durumlara düşürebilirim… Bana haksızlık ettiğinizi anlayınca açıklamaktan çekinmeyin… Özür dileyişiniz size olan sevgimi azaltmaz, tersine beni size daha çok yaklaştırır…
Aslında ben sizleri olduğunuzdan daha iyi görüyorum… Bana kendinizi “yanılmaz”  ve “erişilmez” göstermeye çabalamayın… Yanıldığınızı görünce üzüntüm büyük olur…
Biliyorum; ara sıra sizi üzüyor, belki de düş kırıklığına uğratıyorum… Bana verdiklerinizin yanında benden istediklerinizin çok olmadığını da biliyorum… Yukarıda sıraladığım istekler size çok geldiyse, birçoğundan vazgeçebilirim… Yeter ki beni ben olarak seveceğinize olan inancım sarsılmasın…
Benden “örnek çocuk” olmamı istemezseniz, ben de sizden “kusursuz ana-baba” olmanızı beklemem… Sevecen ve anlayışlı olmanız bana yeter…
Sizin çocuğunuz olarak doğmak elimde değildi… Ama seçme hakkım olsaydı eğer, sizden başka kimsenin çocuğu olmak istemezdim.
Sevgiler…
Çocuğunuz…
 
 
ÇOCUK EĞİTİMİNDE AİLENİN ROLÜ
Çocuklarımızın eğitim-öğretim hayatı boyunca en önemli görevler anne ve babaya aittir.Çocuk açısından eğitim hayatı boyunca aileden gördüğü destek büyük önem taşır.Bu bakımdan anne ve babalar için temel olan kendi beklentileri ile çocukların yetenek ve potansiyelleri arasında dengeli bir bekleyişe girmeleridir.Anne-babanın mükemmeli isteyen sürekli eleştirici tutumu,çocuğun başarısızlıklarını sık sık cezalandırma yoluna gitme,çocuğa olumsuz kişilik özelliklerine ilişkin sıfatlar yükleme (tembellik,haylazlık gibi)sadece çocuğun kendine olan güvenini zedeler ve başarı düzeyini daha da aşağıya çeker.Buna karşılık dikkat etmemiz gereken noktalar arasında şunlar sayılabilir.
*Tecrübelerinizi ve yaşantılarınızı çocuğunuzla ne kadar paylaşmaya çalışırsanız çalışın çocuğunuz da sizin geçtiğiniz yollardan geçmek zorundadır.Böylece çocuk; kendi yeteneklerini daha iyi anlama ve tanıma fırsatı bulur.
*Çocuğunuzun sevildiği,istendiği ve önemli olduğu duygusunu kazanmasına izin veriniz.
*Çocuğun aldığı hatalı sonuçları eleştirmek yerine yavaş yavaş ve incitmeden daha iyi sonuçlar almasına yardımcı olmaya çalışınız.
*Çocuğun sorumluluk yüklenmeye hazır olduğu zamanları biliniz ve olanak tanıyınız.
*Çocuğunuz başarı gösterdiğinde takdir ediniz.
*Çocuğa karşı farklı tutumlar sergilemekten kaçınınız.
*Ceza vermekten çok teşvik edici olunuz.Hem çabayı hem de başarıyı teşvik ediniz.
*Uygulamayı düşünmediğiniz bir cezayı tehdit olarak kesinlikle kullanmayınız.
*Açıkladığınız kurallarda kararlı olunuz, dönüş yapmayınız.
*Aşırı sevgi,aşırı korunma ve aşırı hoşgörü ile aşırı disiplinin zarar getireceğini unutmayınız.
*Çocuğunuzu asla başkalarıyla yarıştırmayınız.
(alıntı)
 

Çocuk Eğitimi
Her çocuk ayrı bir dünyadır.Çocuk yetiştirmek ise en kutsal,en büyük,en zor ve hayat boyu devam ettirilmesi gereken en önemli sanattır.Gelecek açısından düşünüldüğünde bu konunun önemi her geçen gün çok daha iyi anlaşılmaktadır.Daha doğacak çocuk anne karnındayken anne babaların kafasında bir çok soru işareti oluşturur.Kız mı erkek mi olacak?Sağlıklı doğup büyüyecek mi?vb.
Bütün bu soruların ve bazı bilinmeyenlerin yanı sıra çocukların psikososyal gelişimini ve kişilik gelişimini doğru yönlendirmek anne babaların en önemli görevlerinden biridir.Bu görevin tam ve eksiksiz olarak yapılması ise her açıdan çok önemli ve bir çok yönden zordur. her ne kadar doğuştan ve genetik olarak alınan özellikler olmasına karşın,her çocuğun ayrı bir fiziksel yapısı,kişilik özelliği,davranış paterni,psikososyal özellikleri,anlayışı,duygusal yapısı,zeka kapasitesi ve ruhsal gelişimi bulunmaktadır.Bütün bu özellikler,aile ortamı ve devamlı değişen çevre şartları ile etkileşince ortaya bir çok yönü ile anne babadan farklı bir biyopsikososyal yapı ortaya çıkmaktadır.
Çocuğa ayrılan vakit
Her anne baba çocuklarının gelişimi ve onların ruhsal yönleri ile çok ilgilendiklerini söyler ama kendi kendilerine oturup "çocuğuma bugün ne kadar vakit ayırdım?"diye sorduklarında,kendilerini tatmin eden cevabı çok aza alır.Amerikalı bir profesörden alınan bir bilgiye göre A.B.D.'de yapılan istatistiklerde bir babanın çocuğunu görme süresi 7 sn olarak bulunmuş.Yani aynı çatı altında yaşayan birbirinden apayrı,ayrı dünyalarda insanlar.Peki bu durum hangi sonuçları getirir?Yani anne babaların çocukların ruhsal yönünü psikososyal gelişimi ile ilgili eksikleri hangi sonuçları doğurur?Bunun cevabı düşünüldüğünde her biri ayrı bir "gelecek" olan çocukları ile ilgili çok karamsar düşünceler akla gelmektedir.
Yapılması gerekenler
Anne babaların çocuklarının normal bir şekilde psikososyal gelişimini sağlamak ve uygun eğitimi vermek için yapmaları gereken şeyleri şu şekilde sıralayabiliriz:
  • Dengeli eğitim ve yönlendirme,
  • Anne babaların kendi aralarındaki söz ve davranış birliği
  • Çocuğa karşı aşırı hoşgörü veya aşırı disiplin uygulamalarından kaçınmaları
  • Olaylar ve ilerleyen zaman aşımından dolayı farklı farklı tepki vermemeleri
  • Çocuğa tepkilerinin yersiz ve abartılı olmaması
  • Güzel ve faydalı şeylerde çocuğun davranışlarının onaylanması
  • Hatalı durumlarda uygun bir şekilde cezalandırılmaları
  • Yapılan yanlışları sonucunda sadece kızmak değil nedenini mantık çerçevesinde açıklamaları ve ona doğru olan hedefi vermeleri
  • Onlara her yönüyle değer vermeleri
  • Kişilik yapılarına saygılı olmaları
  • Onlara her yönüyle değer vermeleri
  • Kişilik yapılarına saygılı olmaları
  • Onlara söz hakkı tanımaları
  • Sevdiklerini hissettirmeleri
  • On"lara güven duygusunu aşılamaları
  • Sosyal ve psikolojik gelişimini yakından takip etmeleri.
  • Gösterilen davranış problemlerine karşı duyarlı olmaları
  • Zamanında ve erken müdahaleyi sağlamaları
  • Kendi psikolojik sıkıntılarını çocuklara yansıtmamaları
  • Onlardan gelişim ve kapasitelerinin üzerinde beklentiye gitmemeleri
  • Onlara yeterince zaman ayırmaları
  • Onların sosyal çevrelerinin farkında olmaları....
(alıntı)
 
 
 
GELECEĞİN SUÇLUSUNU YETİŞTİRMENİN EN BASİT KURALI
1. Daha küçükken çocuğa istediği her şeyi vermeye başla! Bu şekilde herkesin onun geçimini sağlamak zorunda olduğuna inanacaktır.
2. Kötü sözler söylediği zaman, gül. Böylece o kendisinin akıllı olduğuna inanacaktır.
3. Ona düşünmeyi ve beynini kullanmayı hiç öğretme 21 yaşına gelince kendisi karar versin, diye bekle.
4.Yerde bıraktığı her şeyi kaldır, kitaplarını, ayakkabılarını, elbiselerini, onun için her şeyi sen yap ki o bütün sorumluluklarını başkalarına yüklemeye alışsın.
5.Onun önünde sık, sık kavga et ki bu sayede aile bir gün parçalanırsa o da o kadar şaşırmasın.
6.Ona istediği kadar harçlık verin ki hiçbir zaman kendi parasını kazanmanın ne olduğunu öğrenmesin.
7.Yiyecek, içecek ve konforla ilgili bütün arzularını yerine getir ki istediklerini her zaman arzu etmeye alışsın.
8.Komşulara, öğretmenlere, polislere karşı, daima onun tarafını tut ki onların hepsine karşı peşin hükümleri olsun.
Bütün bunları ve buna benzer davranışları yaparak yetiştirdiğin kişinin, günün birinde başına gerçek bir bela gelirse, kendinden özür dile ama onu felaket dolu bir hayale hazırladığın için kendine teşekkür etmeyi de ihmal etme.
Bu ilginç, aynı zamanda gerçek yazıyı Amerika Birleşik Devletleri Houston Kenti Polis Müdürlüğü Hazırlamış ve kentteki bütün evlere ve okullara dağıtmıştır.
(alıntı)
 

VELİLERE TAVSİYELER

Sayın Veli; çocuğunuzun derslerdeki başarısı için aşağıdaki hususlara önem veriniz.
1. Çocuğunuzun sağlık durumu ile yakından ilgileniniz. Hastalıklardan bir kısmı, çocuğun hayat enerjisini önemli ölçüde azaltarak onu dermansız bırakır. Bir kısmı ise; doğurdukları devamlı acı ve ağrılar yüzünden çocuğun ilgi ve dikkatini ders konuları üzerinde toplamasına engel olur. Sağlık durumu çocuğun okul başarısına etki ettiği gibi bazı rahatsızlıkların bilinmemesi veya tedavi ettirilmemesi birtakım uyumsuz davranışların da sebebi olacaktır.
2. Çocuğunuzu kahvaltı ettirmeden veya yemek yedirmeden kesinlikle okula göndermeyiniz. İlköğretimdeki çocuk hızlı bir büyüme ve gelişme dönemindedir. Bu konuda titiz olunuz. Yemeklerini zamanında yediriniz.
3. Çocuğunuzun kılık- kıyafetine özen gösteriniz. Kıyafetlerinin okul kurallarına uymasına ve temizliğine dikkat ediniz.
4. Çocuğunuzun derslerinin ve davranışlarının daha iyiye yönelmesi için, öğretmenlerle sıkı bir işbirliği kurunuz. Veli toplantılarına mutlaka katılınız.
5. Çocuğunuzun yaşamındaki en etkili çevre aile çevresidir. Çocuk yaşamında en çok etkili örnekleri ailesinden alır. Anne-baba olarak tüm davranışlarınızla çocuklarınıza örnek olunuz.
6. Çocuğunuzu iyi tanıyınız. Çocuklardan yapamayacağı şeyleri istemeyiniz. Onları yeteneklerinin ötesinde başarı göstermeye zorlamayınız.
7. Çocuğun tüm arzularının yerine getirilmesi ona her istediği şeyi yapabileceği, elde edilebileceği kanısının verilmesi veya tam tersi isteklerinin çok sınırlandırılması, hiç yerine getirilmemesi çeşitli uyumsuz davranışlar geliştirmelerine neden olacaktır. Bu konuda titiz olunuz.
8. Çocuğunuza yeteri kadar harçlık veriniz. Harçlığını mümkünse aylık veya haftalık olarak toptan veriniz. Böylelikle kendisini yönetmesini öğrenecek ve sorumluluk kazanacaktır.
9. Çocuklarınızı başka çocuklarla veya kardeşleri ile mukayese etmeyiniz. Her insanın sahip olduğu nitelikler farklıdır. Onları olduğu gibi kabul ediniz.
10. Çocuklarınızı korkutmayınız. Fazla baskılardan, bedeni cezalardan, olmayacak sınırlamalar koymaktan kaçınınız.
11. Çocuklarınızın belli davranışları için anne-baba olarak değişik davranış göstermeyiniz, aynı şekilde davranınız.
12. Çocuklarınızla iyi notların yanında zayıf not almasının da normal olduğunu ve çalışmakla durumunu düzeltebileceğini telkin ediniz.
13. Çocuğunuzun okul yaşantısı ile ilgileniniz. Anlattıklarını dinleyiniz.
14. Çocuğunuzun okul dışındaki arkadaşlarının kontrol ediniz.
15. Çocuğunuzun okul ve öğretmenler hakkında şikayetleri olursa onu dinledikten sonra okul yönetimi ve öğretmenler ile görüşünüz.
16. Öğretmenler öğrencisinden makul olan ders araç ve gereçlerini almasını istemişlerse, bunları zamanında ve yeterince temin ediniz.
17. Ders çalışırken, çocuğunuzu ev işi, çarşı, pazar işi için kaldırmayınız.
18. Çocuğunuzun mümkün olduğu kadar sosyal yaşantılar içinde, sosyal olmasını sağlayınız. Okul ve çevresindeki sosyal faaliyetlere katılmasına izin veriniz.
19. Çocuğunuzu sık sık eleştirmeyiniz. Hele bunu başkalarının yanında asla yapmayınız. Onun aşağılık duygusuna kapılmasını önleyiniz.
20. Beğendiğiniz takdir ettiğiniz taraflarını söyleyiniz. Onun kendine güven duymasını sağlayınız. Çocuklarınız arasında ayrım yapmayınız. Çocukları kıskandırmayınız. Hepsine sevgi ve ilgi gösteriniz.
21. İçinde bulundukları yaşlarda arkadaş çocuğunuz için çok önemlidir. Arkadaşı olmasına, iyi arkadaş seçmesine yardımcı olunuz.
22.Tv izlemede çocuğunuza iyi alışkanlıklar kazandırınız. Sürekli TV izlemek çocuğunuzun başarısını olumsuz yönde etkiler. Ancak bunu zor kullanarak değil ikna ederek gerçekleştiriniz.
23. Çocuğunuzun okuluna ve eve zamanında gelişini sağlayınız, varsa geç kalma alışkanlığını önleyiniz.
24. Evde çocuğunuza rahat bir çalışma ortamı hazırlayınız. Çocuklarınızın zararlı alışkanlıklar edinmesine engel olunuz. Onları zararlı alışkanlıklara karşı duyarlı hale getiriniz.
25. Çocuklar önünde yapılan tartışmalar, kavgalar onları mutsuz, güvensiz ve endişeli olmalarına neden olur. Sorunlarınızın yanında konuşmayınız, münakaşa etmeyiniz.
26. Çocuğunuzun çeşitli sorunları için sınıf öğretmenine baş vurunuz.
27. Çocuğunuzun evde ders çalışmasını kontrol ediniz. Ancak sürekli şekilde “dersine çalış” ikazı olumsuz etki yapmaktadır. Ona güvendiğinizi belli ederek uyarınız.
28. Çocuğunuzun okula devam durumunu yakından izleyiniz.
29. Çocuğunuzun yanında ona uygulanan eğitimin tartışmasını yapmayınız. Okul ve öğretmenler ile ilgili görüşlerinizi çocuğun yanında açığa vurmayınız. Çocuğunuzun çalışma programı yapmasına, uygulamasına yardımcı olunuz. Planlı çalışma üzerinde durunuz.
30. Çocuklarınıza karşı sabırlı, soğuk kanlı ve anlayışlı olunuz. Doğal olarak onlar hata yapacaklardır. Kusurları ve kötü hareketleri olacaktır. Çocuklar düşündüğünüz, istediğiniz gibi tavır ve davranışlar göstermiş olsalardı ailede ve okulda eğitim denilen şeye gerek kalmazdı.
(alıntı)
 
 
ÇOCUKLAR NİÇİN YARAMAZLIK YAPARLAR?
Çocuklar iki nedenden dolayı yaramazlık yaparlar; daha iyiyi bilmezler ya da yapmak zorunda oldukları şeyi yapmamayı seçerler. Doğru davranış için ana - baba ilk önce sorunun ne olduğunu tespit etmelidir. Yetersizlik mi yoksa itaatsizlik mi? Eğer çocuğunuz ne yapacağını bilmiyorsa, o zaman bunu düzeltmenin en iyi yolu, uygun davranışın ona öğretilmesidir.
Çocuğun ne yapacağından emin olması için " çok tekrar ettirerek düzeltme " olarak isimlendirilen pratik bir tekniği kullanabiliriz. Örneğin, çocuğunuz içeri koşarak girer ve kapıyı çarparsa ve siz bunun düşünceli bir davranış olmadığına karar verirseniz, içeri girdiği zaman kapıyı sessizce kapama fırsatını verebilirsiniz. "Şimdi kapıyı sessizce kapama gereksinimi var. Bunu on defa yap." Öte yandan, çocuğunuz uygulamadan sonra da kapıyı çarparsa , o zaman disiplin uygulamanın zamanıdır. Evinizde kapının sessizce kapatılmasının kural olduğunu söyleyin. "Bu kuralı yıktığın sürece ara-verme ( time out) sandalyesinde beş dakika harcamalısın. Sonra bana kapının nasıl kapatılacağını söyleyebilirsin." diyebilirsiniz. Bu noktada uygulama adedini iki katına çıkarın (20 defa). Eğer bütün bu teknikleri düzenli olarak uygularsanız, çocuğunuzun sorumlu davranışı öğrenmesi için ona yardım edersiniz.
 
YARAMAZLIĞIN HEDEFLERİ
Çocukları, okul ödevlerini bitirmedikleri zaman, tembel, inatçı, itaatsiz veya asi olarak tanımlarız. Bu çocuklarla çalışan yetişkinler, çok fazla engellenmiş olurlar ve sıklıkla çocuğun tam olarak istemediği, özen göstermediği duygusuyla bırakılırlar. Bu davranışın değiştirilmesine yardım etmenin bir yolu, ilk olarak bu durumun altında yatan nedenleri çözümlemedir. Rudolph Dreikurs' a göre yaramazlığın dört amacı vardır.
· Dikkat çekmek,
· Güç ya da yetki,
· Öç alma,
· Yetersizlik.
Çalışmaya başlayan fakat dikkati kolaylıkla dağılan öğrenci dikkat çekmeye gereksinim duyar. Bu öğrenci için, öğretmenin sıklıkla olumlu, hedef davranışa yönelik ilgisini yöneltmesi önemlidir. Bu çocuğa yardımın diğer yolları, yazılı yönergeleri işaretleyerek vermek çalışmanın engellendiği zamanları odak alındığı bir zaman gösterici kullanmak, hedef davranışla ilgili olarak ona model olacak bir arkadaşıyla eşleştirmek ve her bir bölüm tanımlandığında ödüllendirmeyi içerir.
Çalışmaya başlamayı reddeden ya da şurada burada oynayan öğrenci, öğretmeniyle güç ya da yetki mücadelesi girişiminde bulunur. Bu öğrenci tipi ödevi yapma yeteneğine sahiptir, fakat bunu yalnızca kendi anlayışına göre yapacaktır. Bu öğrenciyle sözleşme yapmak, özel ödüller, ödüllerin seçimi ve kişiselleştirilmesi konuları gibi stratejilerin kullanılması öğretmeni yetki mücadelesinden uzaklaştıracaktır.
Şikâyet eden, tartışan, öğretmenin haksız olduğunu söyleyen ve genellikle diğerlerinin çalışmasını bölen, engelleyen öğrenci öç almaya çabalar. Bu öğrenci hayatı adaletsiz olarak görür ve ortamda eşitliği sağlamayı amaçlar. Bu öğrenciye yardım etmek için, öncelikle onun duygularını daha olumlu ifade edebilmesini sağlayın. Bunun için, şikâyet zamanlarını listelemek, odasına bir öneri kutusu koymak, sınıf konseyi organize etmek, önerileri uygulamak ve öğrenci seçimlerinde, isimleri şapkadan seçmek gibi kişisel olmayan yöntemler uygulanır.
Ödevlerine sıklıkla bozan, bitirmeyen ya da teslim etmeyen öğrenci yetersizlik yaşar. Bu öğrenciye yardım etmek için, öğretmen çocuğun kendisine olan güvenini kazanmasına çalışmalıdır. Bu öğrenci tipi, sıklıkla gerçek olamayan hedefler tespit eder ve nerede başarılı olacaksa ona ilişkin hedeflerin saptanmasında yönergelere gereksinim duyar. Sevdiği bir konuda daha kısa ödevler vermek, doğru olmayan cevaplardan çok doğru cevapların altını çizmek, bir ödevin tamamlanmasında alternatif yollar sunmak ve başarılarını grafikle göstermek bunların hepsi güveni sağlar.
Çocukların katılımını sağlamak için sınıfta ödüllendirici bir ortam yaratmalıdır. Bunu yaparken olumlu davranışları pekiştirmeli, gelişmeleri ödüllendirmeli ve fazla ilgi duyulan etkinliklerden az ilgi duyulan etkinliklere doğru bir liste hazırlamalısınız. Bütün bunları yaptığınızda sınıfta yaramaz olmayan çocuklarınız olur.
Kathi Armstrong
(alıntı)

İYİ BESLENEN ÇOCUK BAŞARILI

Çocuğun beslenmesi, zekası ve başarısını doğrudan etkiliyor.
İşte beslenmedeki püf noktalar...


Uzmanlar, çocuğun beslenmesinin zekasını ve dolayısıyla başarısını etkilediğini belirtiyorlar. Ülkemizde sıkça görülen bebeklerde demir eksikliğine bağlı zeka gerilikleri hep yanlış beslenmenin ürünü. Çocukların ilk 6 aylık hatta 1 yıllık dönemde anne sütünü aldıktan sonra, protein, karbonhidrat açısından dengeli beslenmeleri gerekiyor.

Özellikle her gün belirli bir miktarda kırmızı et, tavuk veya balık yemeleri hem kansızlığın ortadan kalkması hem de beyin fonksiyonlarının gelişmesi açısından oldukça önemli. Etin yerini haftanın belirli günlerinde yenen yumurta da tutuyor ama burada faydalı olan bölümün yumurtanın sarısı olduğunun unutulmaması gerekiyor.

Halk arasındaki inanışların da çocuklarda beslenme bozukluklarına bağlı sorunlara yol açtığı da biliniyor. Örneğin "kan yapar" diye pekmez yedirilen çocuklar, etten mahrum bırakılınca ortaya sorunlar çıkıyor. Oysa vücutta tek kan yapan madde et, bunun unutulmaması gerekiyor.

"Kansızlığa neden olur" diye ilk 1 yılda içirilmeyen süt de çocuğun kemik yapısının gelişiminde olumsuz rol oynuyor. Oysa dengeli beslenen bir çocukta sütün kansızlığa yol açmadığı bilimsel açıdan da kanıtlanmış bir gerçek.

İlkokul çocuklarının başarısında önemli bir etken de sabah yapılan kahvaltı. Kahvaltı yapmadan okula giden çocukların, kahvaltı edenlere oranla derslere daha zor konsatre oldukları biliniyor.
(alıntı)
 
 

***

******** SİTEMİZLE İLGİLİ DÜŞÜNCELERİNİZİ LÜTFEN "ZİYARETÇİ DEFTERİNE" YAZINIZ ********

SiTEMiZ NASIL





 
 

Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol